Sitemizde çerezler kullanılmaktadır. Çerezler hakkında detaylı bilgi almak için Çerez Aydınlatma Metni'ni incelemenizi rica ederiz.
Cinsel Terapi, bireylerin veya çiftlerin yaşadığı cinsel sorunların, diğer bir deyişle cinsel işlev bozukluklarının tedavisine hizmet eden, hem yapılandırılmış hem de birey özgü bir terapi biçimidir. Tedavi protokollerine ek olarak, bireylere ve çiftlere cinsellik konusunda psiko-eğitim vermeyi de içerir.
Cinsel Terapinin öncelikli alanı cinsel işlev bozuklukları olmak ile birlikte, bireylere cinsel ön bilgilendirme, çiftler arasındaki ideal cinsel yaşamı standardize etme ve çiftler arasında doğru cinsel iletişimi sağlama konusunda da yardım eder.
Ruh sağlığı alanında en az lisans düzeyine sahip, cinsel terapi teorik, pratik ve süpervizyon olmak üzere eğitimlerini tamamlamış, alanında vaka çalışmaları yapmış ve yapıyor olan kişilere cinsel terapist denir.
Cinsel Terapist, bireylerin ya da çiftlerin cinsel sorunlarını dinler, işbirliği içinde çözüme yönelik bir plan oluşturur.
Cinselliğin anlaşılması ve pozitif yaşantılanması için cinsel döngüyü anlamanın gerektiği aşikârdır. Cinsel döngü ya da diğer adıyla cinsel siklus, cinsel anlamda gelen uyaranlara karşı gösterilen fizyolojik etkilerdir. Cinsel döngülerde yaşanan problemler, cinsel işlev bozukluklarına sebep olabilmektedir. Cinsel istek, cinsel fanteziler ve beklentiler her bireyde farklı olmakla birlikte, cinsel döngü, tüm bireyler arasında aynı işleyişte devam etmektedir. Cinsel döngüyü oluşturan aşamalar sırasıyla aşağıdaki gibidir:
İstek: Bireyin bulunduğu ortama, koşula veya hormonal dengeye göre oluşan cinsel arzunun hissedilmeye başladığı evredir.
Plato: Kişiyi orgazma hazırlayan ve yaklaştıran evredir. Bu evrede, kalp ritminde hızlanma, terleme, titreme ve kızarma gibi bedensel belirtiler oluşmaya başlamaktadır.
Orgazm: Ritmik kasılmalar ile kendini gösteren, erkeklerde ejakülasyon ve kadınlarda ritmik kasılmalar ve vajinal lubrikasyon ile sonuçlanan, cinsel eylemin haz verici evresidir.
Çözülme: Orgazma ulaşan kadın ve erkeğin, fizyolojik olarak normale döndüğü evredir. Kalp ritminde hızlanma, titreme, ritmik kasılmalar ve nefes alış verişindeki hızlanmaların yavaş yavaş eski haline döndüğü görülür.
Kadın ve erkeğin cinsel döngüsündeki en temel fark, kadınların orgazma ulaştıktan hemen sonra doğru uyaranla orgazmı yineleyebilmesi için süreye ihtiyaç duyulmazken, erkeklerin tekrar erekte olması için süresi kişiden kişiye değişen bir refrakter döneme ihtiyaç duymalarıdır.
Genel olarak bakıldığında, erkeklerde plato evresindeki sorunlar prematüre ve retarde ejakülasyona neden olabilmektedir.
Cinsellik hakkında doğru bilinen yanlışlardır. Cinsel terapilerde çok önemli bir yer alır. Cinsel işlev bozukluklarının düzeltilmesinde, cinsellik hakkında doğru bilinen yanlışların tekrar öğrenilmesi, çiftlerin birbirlerine olan yaklaşımlarını değiştireceğinden büyük fayda sağlamaktadır.
Cinsel mitler, halk arasında veya kişiler arası konuşmalarda öğrenilmiş ve cinsel partnerden beklentiyi üst düzeye çıkaran, cinsel aktiviteyi çıkmaza yönelten çıkarımlardan oluşmaktadır.
Cinsel terapide çiftler arasında ya da bireysel olarak, cinsellik hakkında bilinen yanlışlar düzeltilerek, cinsel eylemin işleyişine dair pozitif bir yol izlemek de hedeflenir.
Bireylerin psikolojik nedenlerden bağımsız, fizyolojik olarak sahip olduğu rahatsızlıkların neden olduğu cinsel işlev bozukluklarını kapsar. Diyabet, kalp ve damar rahatsızlıkları, tansiyon, nörolojik rahatsızlıklar, hipertiroidi, ilaç ve madde kullanımına bağlı rahatsızlıklar ve diğer bedensel rahatsızlıkları içermektedir.
Fizyolojik hiçbir sorun olmaksızın, tamamen psikolojik kökenli oluşan bozukluklardır.
Cinsel işlev bozukluklarında, çiftler arasında uyum bozucu cinsel iletişim faktörlerinin ortadan kaldırılarak, cinsel ön bilgilendirme, egzersiz ve ev ödevlerini de kapsayan bilişsel ve davranışçı terapi biçimidir.
Cinsel işlev bozukluklarında genellikle cinsel travmalar üzerinde çalışılan duyarsızlaştırma yöntemidir. Erken boşalma ve geç boşalma sorununun, bireyin kendilik algısına ilişkin bilişsel çarpıtmalardan kaynaklandığı süreçlerde, EMDR ile duyarsızlaştırma kullanılabilmektedir.
Bireyleri telkin ya da yönergelerle, yüzeyde olmayan daha temel ve derin bilinçdışına ulaştırarak kontrol etme gibi yöntemleri içermektedir. Genellikle organik kökenli olmayan vajinismus ve prematüre ejakülasyon sorunlarında kullanılmaktadır.
Yakınmaları önleyici- baskılayıcı ilaç tedavileridir. Genellikle SSRI, sildenafil ve tadalafil etken maddeli ilaçlar kullanılmaktadır. Bazı cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde cerrahi ameliyatlar kullanılsa da nadiren tercih edilmektedir.
Cinsel birleşme sırasında ya da öncesinde, en az 6 ay boyunca erkeğin yaklaşık bir dakika içinde ve kişinin isteğinden önce orgazm olması ve boşalma süresini denetleyememesi durumuna prematüre ejekülasyon denir.
Prematüre ejakülasyonun organik ve psikolojik olmak üzere birçok nedeni bulunmaktadır. Bu nedenler bireyden bireye farklılık göstereceğinden detaylı bir öngörüşme gerektirir.
Magnezyum eksikliği, penis cilt yüzeyinin aşırı hassasiyeti, kalp, şeker ve tansiyon gibi kronik rahatsızlıklar, hipertiroidi ve prostat iltihabı organik nedenleri arasında yer almaktadır.
Buna ek olarak, cinsel bilgi ve deneyim eksikliği, aşırı stres, yorgunluk, cinsel travmalar, karşı cins partnerin aşırı çekici bulunması, abartılmış cinsel beklenti içinde olmak, performans anksiyetesi, cinsel mitler, ergenlik ya da genç erişkinlik döneminde aceleci ve yakalanma kaygısı ile yapılan mastürbasyon öyküleri psikolojik nedenleri arasında yer almaktadır.
Bireyin ilk cinsel deneyimden bu yana süreğen biçimde yaşadığı erken boşalma durumudur. Genellikle organik sebeplere daha yatkındır.
Bireyde başlangıç cinsel öyküsünde bulunmayan ancak sonradan yaşanmaya başlanan erken boşalma durumudur.
Genellikle ilişki düzeyi ve türüne bağlı olarak gelişen, stres, yorgunluk gibi değişkenlerden etkilenen, süreğen şekilde devam etmeyen ve bireyin aldığı haz duygusu ile dönemsel olarak yaşadığı erken boşalma durumudur.
Prematüre Ejakülasyon tedavisinde kullanılan ilaç yöntemleridir.
Prematüre ejakülasyonun hem bilişsel hem de davranışsal olarak ele alındığı, çeşitli egzersiz ve ev ödevlerini de kapsayan, uzun vadeli ve daha kalıcı tedavi yöntemidir.
Penis hassasiyetini ve duyarlılığını azaltan cerrahi ameliyatları içerir.
Cinsel aktivitede boşalmanın hiç olmaması ya da uzun süren bir uyarılma sonucunda gerçekleşmesi durumu retarde ejakülasyon ile karakterizedir.
Psikolojik nedenlerden bağımsız olarak, bireyin prostatektomi, nörolojik rahatsızlıklar, hiperglisemi ve ilaç kullanımına bağlı olarak gösterdiği organik nedenleri içermektedir. Buna ek olarak aşırı alkol tüketiminin sebep olduğu rahatsızlıklar organik nedenler arasında sayılabilmektedir.
DSM-V tanı kriterlerine göre, en az 6 ay süreli olarak cinsel aktivitelerin tamamında ve ya neredeyse tamamında cinsel aktivite bitene kadar sertleşmeyi sağlayamama-sürdürememe veya yeterli sertleşmenin sağlanamamasıdır.
Kronikleşmiş diyabet, tansiyon ve endokrin sisteme bağlı oluşan rahatsızlıklar ile nörolojik yaralanmalar, penil faktörler ve bazı psikiyatrik rahatsızlıkların eşlik ettiği bozukluklardan kaynaklanmaktadır.
Erektil disfonksiyonun psikolojik kaynaklı olduğu anlaşıldıktan sonra bireye ve çifte özgü bilişsel ve davranışsal müdahaleleri kapsamaktadır.
Tabletler, haplar, vazoaktif iğneler ve penil protez gibi yöntemler kullanılmaktadır.
En az 6 ay boyunca orgazmda belirgin bir gecikme, seyreklik olması /ya da orgazm olmaması ve orgazm yoğunluğunun belirgin biçimde azalması ile karakterize olan bozukluğa orgazm bozukluğu denir. Kadınlarda ve erkeklerde görülebilmektedir.
Sorunun psikolojik kaynaklı olduğu anlaşıldıktan sonra, öncelikli olarak orgazmın neden gerçekleşmediği üzerine ilişkisel ve cinsel öykü alınmaktadır. Orgazm sorunlarının yaşandığı süreçlerde partnerler arası ilişkinin yeniden yapılandırılması büyük önem taşımaktadır. Gerekli neden-sonuç ilişkisinin yordanmasıyla, cinsel uyaranın ve hazzın daha fazla hissedilmesinde ev ödevleri egzersizler ve tavsiyelerle birlikte bir terapi planı gerçekleştirilmektedir.
Kadınlarda en az 6 ay boyunca cinsel aktivitede bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmamasına eşlik eden, erotik düşünce ve fantezilerin az olması ya da hiç olmaması, partnerin cinsel aktiviteyi başlatma eylemlerini nadiren kabul etme ya da hiç kabul etmeme, cinsel hazzın ve heyecanın az olması ya da hiç olmaması ve cinsel aktivitelerin %75i ya da daha fazlasında genital hislerin az olması/hiç olmaması ile karakterize bozukluğa denir.
Öncelikli olarak kadın hastalıkları uzmanına gidilerek, sorunun organik kökenli olup olmadığının anlaşılması gerekmektedir. Fizyolojik kaynaklı bir problem olmadığı anlaşıldığında, cinsel terapilere başlanılmaktadır.
Cinsel terapide, problemi yaşayan çiftlere cinsel olarak ön bilgilendirme yapılmaktadır. Eş/partner ile beraber cinsel terapi uygulanmaktadır. Cinsellik, karşılıklı gerçekleştirilen bir eylem olması sebebiyle, ilgi/uyarılma bozukluğu tedavisinde çift olarak görüşme öncelikli tercihtir. Ev ödevleri ve egzersizler üzerinden tedavide başarı sağlanabilmektedir.
Hiperseksüalite, DSM IV’de başka türlü adlandırılamayan cinsel işlev bozuklukları olarak ele alınsa da DSM-V son taslağında ayrı olarak yer verilmiştir.
Hiperseksüel bozukluk, özetle aşırı cinsel istek olarak tanımlanabilir. Diğer cinsel işlev bozukluklarında olduğu gibi en az 6 aylık sürede yoğun cinsel fanteziler, dürtüler ve cinsel eylemler gerçekleştirmeye yönelik planlar ile aşırı meşguliyet, olumsuz duygudurumları bastırmak amacıyla tekrarlayan biçimde cinsel fantezi ve davranışlara yönelmek, strese yol açan durumlara tepki olarak tekrarlayıcı biçimde cinsel dürtü ve davranışlara yönelmek, bu cinsel fantezi, dürtü ve davranışları kontrol etmeye yönelik başarısız çaba ile karakterize girişimler ve kişinin kendisinin ve başkalarının zarar görme riskini göz ardı edecek biçimde tekrarlayıcı cinsel davranışlara yönelmesi gibi tanı kriterleri bulunmaktadır.
Cinsel istek, yaş ile doğrudan ilişkili olabileceği gibi, bireyden bireye farklılık da göstermektedir. Her cinsel istek döngüsü için hiperseksüalite demek yanlış bir tanım olmaktadır. Kişinin işlevselliğini bozması en önemli kriterlerden biridir.
Cinsel isteği azaltıcı ve baskılayıcı antiandrojen gibi ilaç grupları
Karşı cinsle ilişkileri yeniden yapılandırma, cinsel dürtülerin tetikleyicilerini belirleme ve kompulsif davranış örüntülerini düzenleme, kaygı ve stresi önlemede başa çıkma becerileri kazandırma genel psikoterapi olarak ele alınmaktadır. Bireyin yaşam öyküsünde, çocukluk çağı cinsel travmalar bulunuyorsa EMDR ile duyarsızlaştırma yöntemi uygulanabilmektedir.
Eşlik eden tetikleyiciler ile birlikte, cinsellik konusunda psiko-eğitim ve çift olarak görüşmeler fayda sağlamaktadır.
Kadınlarda vajina girişindeki alt periner kasların istemsizce ve kişinin iradesinden bağımsız olarak kasılması, birleşmeye yönelik kaygı ya da korku ile penetrasyonun sağlanmaması durumuna vajinismus denir.
İlk cinsel denemeden bu yana birleşmenin gerçekleştirilemediği vajinismus türüdür.
Daha önce birleşmenin sağlandığı ancak bir sebepten dolayı sonradan oluşmuş vajinismus türüdür.
Bilinen nedenlerle açıklanamayan, tipik özelliklerin dışında olan vajinismus türüdür.
Kas gevşetici, sakinleştirici, lokal uyuşturucu krem ve vajina genişletme gibi cerrahi işlemler kullanılmaktadır.
Bireye özgü öykü alındıktan sonra bilişsel ve davranışsal müdahalelerle vajinismus ortadan kaldırılabilmektedir.
DSM- V tanı kriterlerine göre genito-pelvik ağrı/birleşme bozukluğu kapsamı altında ele alınmaktadır. En az 6 ay süreyle, cinsel birleşme denemelerinde belirgin vulvovajinal veya pelvik ağrı, acı ve batma ile karakterize olarak, özetle ilişkinin ağrı sebebiyle yapılamaması ve sonlandırılması şeklinde tanımlanabilmektedir.
Vajinismus ile disparoni arasında belirgin temel bir fark bulunmaktadır. Disparoni problemi yaşayan kadınlar, çok ağrılı da olsa cinsel birleşmeyi sağlayabilmektedir. Vajinismus sorununun yaşandığı durumlarda, alt periner kasların istemsiz kasılması ve birleşmenin sağlanamaması durumu mevcuttur.
Disparoni problemi yaşayan bireylerin jinekolojik bir muayeneden geçmesi gerekmektedir. Sorunun organik kökenli olduğu belirlenirse, hekimlerce izlenen yöntemler uygulanmaktadır.
Sorunun psikolojik kökenli olduğunun saptanması halinde, cinsel terapiler ile olumlu sonuçlar alınabilmektedir. Çiftler arasındaki ilişkisel ve cinsel yaşam öyküsü alındıktan sonra, ideal cinsel yaşam hakkında psiko- eğitim verilmektedir.
Çiftler arasındaki cinsel uyum yeniden şekillendirilerek, egzersiz ve ödevler ile desteklenilmektedir.
Hemen Şimdi Seansa Başla!
Her Biri Kendi Alanında Uzman Psikolog ve Psikolojik Danışmanlarımızla Anında Online Terapi