Erteleme Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Bitirmeniz gereken bir iş var ancak bir türlü başlayamıyor musunuz? İş ya da akademik hayatınızdaki küçük görevler birikip baş edemeyeceğiniz bir boyuta mı varıyor? Günlük işlerinizi düşünmek bile sizi bunaltıyor mu? Kendinizi tembel, bir işe başlamak veya bitirmek konusunda yetersiz ya da artık hiçbir şeye hevesiniz kalmamış gibi mi hissediyorsunuz?

Bu sorular size tanıdık geliyor ve sık sık kendinize benzerlerini sorarken buluyorsanız kronik erteleme konusunda konuşmanın zamanı gelmiş olabilir. Procrastination olarak da bilinen kronik erteleme, bir hastalık olarak tanımlanmamakla birlikte kişilerin günlük hayatta yapmaları gereken iş ve görevleri sürekli olarak ötelemeleri ve sonrasında bunların birikmesiyle birlikte sıkıntı yaşamaları; kronik bir hâl alması ile durumu değiştirmekte güçlük çekmeleri dolayısıyla karakterize bir sendrom olarak tanımlanabilir.

Kronik Ertelemenin Belirtileri Nelerdir ve Kimler Yaşayabilir?

Kronik ertelemeden muzdarip olup olmadığınızı anlamak için aşağıdaki belirti listesinin kontrol edebilirsiniz.

  • Kendinizi sık sık o an yapmanız gereken işler yerine, çok daha önceden yapmayı planladığınız işleri yaparken buluyorsanız,
  • Başlamanın ne kadar önemli olduğunu bildiğiniz halde tıkanmış hissediyorsanız,
  • İşe başlamak ya da işi devam ettirmek için ek bir dışsal etken olmamasına karşın (Örneğin, bir rapora başlamanız için finans departmanından bütçe beklemek) işe koyulamıyorsanız,
  • Yoğun suçluluk hissiyle birlikte kendinize sözler veriyor ve tutamadığınız için bir kısır döngüye giriyor gibi hissediyorsanız,
  • Kendinizi sık sık  teslim tarihinden önce bunalmış bir biçimde işleri yetiştirmeye çalışırken buluyorsanız,
  • Günlük işler (evi temizlemek, çöpü çıkarmak vb.) gibi çok zaman almayacak şeyleri erteliyorsanız,
  • İşleri yapmadan önce bunalmış hissettiğiniz için kendinizi rahatlatan bazı aktivteleri (dizi izlemek, temizlik yapmak, yemek yemek vb.) daha yoğun olarak yapmaya başladıysanız,
  • İşler ve görevler gözünüze olduklarından çok daha kolay veya zor geliyor; ancak durumun asıl halini geç olmaya başladığında fark ediyorsanız,

Öncelikle durup derin bir nefes alabilirsiniz. Bu belirtilerin çoğunluğunu yaşıyorsanız bile hemen endişe etmenize gerek yok. Kronik erteleme çok farklı yaştan öğrenciler, çalışanlar, yöneticiler, çalışmayan kişiler gibi farklı pozisyonlarda, farklı yaşlarda, farklı cinsiyetlerde, farklı kişilik özelliklerine sahip kişilerde görülebilir. İlk ve en önemli adım durumu fark etmektir. Ardından çözüm safhasına geçebilirsiniz.

Kronik Ertelemenin Nedenleri Nelerdir? Nasıl Çözüm Üretilir?

Kronik Ertelemenin Nedenleri Nelerdir? Nasıl Çözüm Üretilir?

Çözüm safhasına geçebilmek için sebepleri doğru bulmak oldukça önemlidir. Zira kronik ertelemenin bu kadar yaygın görülmesinin arkasında, farklı sebeplerden kaynaklanabilmesi yatmaktadır. Aşağıdaki başlıklara göz atarken sizin için birden fazla kaynağın olduğunu fark edebilirsiniz. Bu durumda bu çözüm önerilerinin bir birleşimini uygulayarak baş etme mekanizmalarınızı güçlendirebilirsiniz.

1-Kişiye Uygun Olmayan İş ve Görevler, İş Yükünün Artması

  • Eğer size uygun olmayan bir işte çalışıyorsanız yapmanız gereken görevlere dair motivasyon bulmakta güçlük çekebilirsiniz. Öncelikli olarak durumunuzu gerçekçi bir biçimde değerlendirmeye çalışın. “Bu işin hangi yanlarını seviyorum? Katlanması zor yanları neler? Bunlardan hangisi üzerinde kontrol sahibiyim? Kontrol sahibi olmadıkları hakkında kimden yardım isteyebilirim?”
  • Yardım istemekten çekinmeyin. İş arkadaşlarınız, insan kaynakları departmanı, aileniz gibi destek alabileceğiniz yerlere başvurmaktan çekinmeyin. Kronik erteleme, size tembel olduğunuz iç yanılgısını verebilir. Oysa görece daha çok ilgi duyduğunuz bir alanda çalışmak kaybettiğiniz hevesi geri kazanmanıza, yeterlilik hissinin artmasına, daha başarılı olmanıza sebep olabilir.
  • İşiniz, okul hayatınız, günlük çabalarınız sizi tamamen tanımlamaz. Modern hayatın yoğun koşuşturması içinde zaman zaman kendinizi yalnızca çoğunlukla vaktinizi ayırdığınız alanlarla tanımlıyor ve oradan çıktıktan sonra bile kendinizi mutsuz hissetmeye devam ediyor olabilirsiniz. Unutmayın, kimse yalnızca yaptıkları işten, öğrendikleri bilgilerden, sahip oldukları unvanlardan ibaret değildir.
  • Kendinize ve sevdiğiniz şeylere zaman ayırın. Oldukça klasik bir tavsiye olmakla birlikte, sevdiğiniz şeyleri keşfetmeye ve yapmaya vakit ayırdıkça işe yaradığını göreceksiniz. Modern hayatta zaman zaman kırk saati aşan çalışma saatleri içerisinde sevmediğiniz şeyleri de yapmanız gerekebilir, bunları değiştirmek mümkün olmayabilir. Sevdiğiniz şeylerin çoğaltmak, sevmediklerinizin hayatınızdaki yoğunluğunu azaltmanın bir yoludur.

2-Mükemmeliyetçilik ve Kronik Erteleme

  • Eğer sizin de kendiniz ve yapacağınız işler için tutturulması zor ya da neredeyse imkansız standartlar belirliyorsanız bir işe başlamak ya da sürdürmek çok zor olabilir. İlk adımınız kendinize karşı dürüst olup mükemmeliyetçi bir tarafınız olup olmadığını sorgulamanız olabilir.
  • Böyle bir taraf keşfetmeniz halinde ikinci adıma geçebilirsiniz. Muhtemelen hayatınızın önemli bir bölümünde bu mükemmeliyetçilikle baş başaydınız ve sizin için önemli derece faydalı da oldu. Bu nedenle şimdi ondan hemen vazgeçmek istemiyorsunuz. Ancak şunu aklınızda tutmaya çalışın: Bir zamanlar sizin için işleri kolaylaştırmış olabilir; ancak şimdi zorlaştırıyor. Yeni bir şey denemenin zamanı gelmiş olabilir.
  • İşleriniz ve görevleriniz için belirlediğiniz standartları “çok iyi”den “yeterince iyi”ye çekin. Bu konuda kendinize karşı ısrarcı olun.
  • Mükemmel zamanı, ruh halini ya da yeri beklemeyin. Yapmanız gereken her ne ise şimdi yapmaya başlayın. Gerekirse daha sonra düzeltebilirsiniz. (Şaşırtıcı biçimde çoğu zaman bunu yapmaya gerek duymadığınızı fark edebilirsiniz.).
  • Gerçekçi ve küçük adımlar belirleyin. Listenizin mükemmeliyetçi tarafınızın söylediği gibi çok uzun olmamasına dikkat edin.
  • İşlerinizi bitirdiğinizde kendinizi ödüllendirin.

Daha ayrıntılı bilgi için bloğumuzda yer alan şu yazıyı gidebilirsiniz: Erteleme Davranışı ve Mükemmeliyetçilik

3-Tükenmişlik Sendromu ve Kronik Erteleme

  • Kendinizi işinizden ya da okuduğunuz bölümden keyif alamıyor, sürekli yorgun ve isteksiz hissediyor; sık sık öfke, üzüntü, kaygı atakları yaşıyorken buluyorsanız kronik erteleme aslında bir başka sorun olan tükenmişliğin bir görünen yüzü olabilir.
  • Bu durumu yaşıyorsanız öncelikle kendinize anlayış göstermeye çalışın. Tükenmişlik sendromu yaşayan kişiler sıklıkla depresif ya da kaygılı hissedebilir, yapamadıkları işler konusunda kendilerini suçlayacak bahaneler bulabilirler. Örneğin başkalarının daha zorlu şartlar altında çalışmalarına rağmen işleri bitirdiklerini düşünebilirler.
  • Küçük yürüyüşler, nefes egzersizleri, sağlıklı beslenme ve keyif alınan aktivitelerin artırılması tükenmiş olan zihnin rahatlamasını sağlayabilir.
  • Yapmanız gerekenleri maddeler halinde yazın. Her seferinde yalnızca bir tanesine odaklanın. Dışarıdan bir etki olsa bile işleri bölmeyin ya da aynı anda yapmaya çalışmayın.
  • Gerekiyorsa uzman desteği almaktan çekinmeyin. Tükenmişlik sendromu hali hazırda var olan süreçte olumsuz şartlar olmasa bile birikimle ortaya çıkabilir. Yaşadıklarınız anlamlandırmakta zorlanıyorsanız bir uzman ile görüşebilirsiniz.

Tükenmişlik sendromu ile ilgili daha ayrtınılı bilgiye bloğumuzda yer alan yazımızdan ulaşabilirsiniz: Tükenmişlik Sendromu Nedir?

4-Motivasyon ve Kronik Erteleme

  • Yukarıda sayılanlar dışında yalnızca motivasyonunuzu bulmakta zorlanıyor olabilirsiniz. Uzun vadeli amaçlarda yola neden çıktığımızı ve nereye varmak istediğimizi unutabiliriz. Örneğin, tez yazıyorsanız başlangıçtaki hevesinizi çeşitli nedenlerle kaybetmiş olabilirsiniz. Bunun doğal olduğunu ve muhtemelen sizinle birlikte pek çok kişinin başına geldiğini hatırlamakla işe başlayabilirsiniz.
  • Sizinle benzer durumlardaki kişilerle konuşmaya çalışın. Var olan şeyin yalnızca sizin başınıza gelmediğinizi fark etmek rahatlamanıza yardımcı olabilir. Ancak bunun sürekli bir toplu şikayete dönüşerek motivasyonunuza daha da kırmamasına dikkat etmek isteyebilirsiniz.
  • Yapmaya çalıştığınız şeye neden başladığınızı not alın. Sizin için ne ifade ediyor? Hayattaki amacınıza nasıl katkı sağlayacak? Mutluluğunuza ve hayattan keyif almanızdaki rolü nedir? Hayattaki hangi değerlerinizle örtüşüyor? Durun ve işe başlamak/sürdürmekle ilgili kıvranmak yerine 30 dakikanızı bu soruların cevaplarını yazmak için kendinize ayırın.
  • Motivasyonunuzu kıran insanlardan uzak durun. Bazı kişiler kendileri için bulamadıkları motivasyonu başkalarının da bulmasını istemezler. Çevrenize buna benzer eğilimleri olan kişileri fark edin, onlarla bağlantınızı tamamen kesemiyor ya da kesmek istemiyorsanız (bu kişi sevdiğiniz biri de olabilir), sohbetinize yaptığınız işi daha az dahil etmeye çalışın.
  • Zaman zaman kendi başarılarımızı küçük görme eğiliminde olabiliriz. Onları not edin, geriye dönüp bakın, motivasyonunuzu kendi yaşamanızda bulabileceğinizi göreceksiniz.

5-Başarısızlık Şeması ve Kronik Erteleme

  • “Ben zaten hiçbir şey beceremem.”, “Buna başlamamın hiçbir anlamı yok, zaten sonunu getiremeyeceğim.”, “Bu iş başkaları için olabilir ama ben bunun için yeterli değilim.” Bu cümleler size tanıdık geliyorsa başarısız ya da yetersiz olacağınıza dair bazı inançlar taşıyor olabilirsiniz.
  • Başarısızlık şemasının sesini tanıyın. Neredeyse her zaman oradaymış gibi geliyorsa onu ayrı bir ses olarak tanımlamak işinizi kolaylaştırabilir. Ona karşı argümanlar bulmaya çalışın. Başlangıçta imkansız gibi görünebilir; ancak siz ona karşı çıkmaya başladıkça hızla geri çekildiğini ve aslında o kadar da gerçekçi olmadığını fark edeceksiniz.
  • Başarılarınızı yazın, bunları değerlendirirken şefkatli bir gerçekçilikle bakmaya çalışın. Başarısızlık şeması, sizin olumsuz bir yanlılıkla kendinizi eleştirmenize neden oluyor olabilir.
  • Kullanabileceğiniz bazı teknikleri ve araçları araştırın. Sosyal çevrenizden destek alın.
  • Sosyal medya sizin kendinizi başkaları ile kıyaslamanızı artırıyor olabilir. Unutmayın, sosyal medyada çoğu insan mutlu ya da başarılı oldukları anları paylaşır; ancak bu resmin tamamı değildir.
  • Çoğunlukla kaygı, bir işin kendisinde ortaya çıkabileceklerden daha korkunçtur. Onu, gerçek riskleri büyütüp sizi korkutmaya çalışan bir ayna olarak görebilirsiniz. Bir işe başlamadan önce olabilecek kötü şeylerin sayısı ve niteliği, genelde o işi gerçekten yapmaya başladığımızda yaşayacaklarımıza kıyasla çok daha olumsuz ve sayıca fazladır. Kendinize hayatı deneyimlemek için fırsat verin. Bir sunum yapın, yabancı bir dilde konuşun ya da daha önce denemediğiniz bir tatile çıkın.
  • Başarısızlığın bir seçenek olduğunu aklınızda tutun. Bir işte ya da görevde başarısız olmak tüm hayatınızda başarısız olduğunuz anlamına gelmez. Bu tür genellemeler ve kişiselleştirmeler yapma eğilimde olup olmadığını fark etmeye çalışın.
Kronik Erteleme ve Diğer Rahatsızlıklar

Kronik Erteleme ve Diğer Rahatsızlıklar

  • Kaygı bozuklukları, depresyon, öğrenme ve güçlükleri ve diğer pek çok psikolojik ve hatta zaman zaman fizyolojik hastalık/zorluklar kendini kronik erteleme biçiminde gösterebilir. Örneğin, depresyon kişinin hayattan keyif alamamasına ve neredeyse hiç enerji bulamamasına neden olabilir. Benzer biçimde bazı hormonların ve vitaminlerin eksikliği kronik olarak yorgun olmanıza, odaklanamamanıza sebep olabilir.
  • Eğer böyle bir durumdan şüpheleniyorsanız vakit kaybetmeden konuyla ilgili uzmanlara danışın. İnternet ortamında yapacağınız uzun süreli araştırmalar daha da kaygılanmanıza yol açabileceğinden ilk aramalardan sonra harekete geçmek iyi bir fikir olabilir.
Kronik Erteleme İçin Genel Öneriler ve Kullanabileceğiniz Bazı Teknikler

Kronik Erteleme İçin Genel Öneriler ve Kullanabileceğiniz Bazı Teknikler

  • Listeler yapın, küçük ve gerçekçi adımlar belirleyin.
  • Aklınıza geldiğinde hemen harekete geçin. Bir dakikalık bir erteleme çoğunlukla daha uzun süreli bir ertelemenin yolunu açmak dışında nadiren işe yarar.
  • Çoğu uzak doğu kültüründe yer alan bir alıştırmayı deneyin: Yapacağınız şey 5 veya 10 dakikanızı alacaksa hemen yapın. Böylece küçük işlerin birikerek canınızı sıkmasını engelleyebilirsiniz. Bu yöntem aynı zamanda zaman algınızın bazı anlarda o kadar da doğru olmayabileceğini deneyimlemenizi sağlayacaktır. Örneğin, makineden bulaşıkları alıp yerleştirmek çoğunlukla düşündüğünüzden daha kısa sürecektir.
  • “Pomodoro Tekniği”ni deneyebilirsiniz. Bu yöntem temelde işlerinizi listeleyip her bir işin 25 dakika çalışma süresi ve sonrasında 5 dakikalık molalar vermenizi içerir. Dört pomodoro sonrası bir uzun ara vererek kendinize program oluşturabilirsiniz.
  • Bölünmeyecek zamanlar belirleyin ve hayır demeyi öğrenin. Örneğin, 20 dakikalık bir zaman dilimi belirleyin ve o sırada gelen mesajları, iş arkadaşınızın yardım isteğini, sosyal medyada gezinme dürtünüzü erteleyin.
  • 80/20 kuralını uygulayın. İşlerin gerçekten önem arz eden %80’lik kısmı ancak işin toplamındaki %20’den kaynaklandığı söyleyen bu kuralı hatırlamaya çalışın. Böylece kendinizin için koyduğunuz, “Her şey % 100 doğru ve harika olmalıdır.” ön yargısını aşabilirsiniz. Benzer biçimde işin % 70 veya 80 lik kısmını tamamladıktan sonra tamamlanmış sayabilirsiniz. Kalan kısmı geri bildirimler, sorunlar ve öneriler çerçevesinde tamamlayabilirsiniz.
  • Küçük kümeler çizin: Yapılması gerekenler, yapmayı sevdiklerim, yapmaktan nefret ettiklerim. Bunlardan yapılması gerekenler ve yapmayı sevdiklerim kümelerinin kesişimindeki işlerden başlayın ve diğerlerine doğru yol alın. Bu tür bir küçük hile başlamakta zorlanmanızın önünü kesebilir. Zaten başladığınız bir şeyi devam ettirmek kolay olabilir.
  • “Eisenhower Matrisi”ni kullanın. İnternette ayrıntılı bilgiler bulabileceğiniz bu matris, “Önemli olan nadiren acildir, acil olansa nadiren önemli.” felsefesine dayanıyor. Yapmanız gerekenleri şu dört kategoriye ayırın: Acil ve önemli, acil ve önemli değil, acil değil ve önemli, acil değil ve önemli değil. Bunları belirledikten sonra şu sıralamayı takip ederek işlerinizi yapabilirsiniz: acil ve önemli olanlar, acil değil ancak önemli, acil ama önemli değil ve son olarak ne acil ne de önemli. Bu dört kategoriyi yazabileceğiniz bir tabloyu yanınızda hazır olarak bulundurabilir ve yeni çıkan işleri bu dört kutucuktan birine yerleştirerek onlar hakkında karar vereceğiniz süreyi kısaltabilirsiniz.

Zeynep Meltem Torun
Klinik Psikolog