Son yılların en çok yakınılan problemlerinden birisi şüphesiz ki sosyal medya bağımlılığıdır. 7’den 70’e tüm yaş gruplarında bu problem gözlenmektedir.

Sosyal Medya ile Nasıl Tanıştık?

1960’lı yıllarda Amerikan savunma bakanlığı savaş halinde bağlantı kopması durumunda kullanmak için alternatif bir iletişim yolu olan interneti keşfetmiştir. Bu sebeple internetin ilk adımları o yıllarda atılmıştır. Sonraları ise sosyal medya uygulamaları hayatımıza girmiştir. En temel tanımıyla sosyal medyayı bilginin digital ortamda karşıya gönderildiği ve aynı anda binlerce kişiye ulaştığı medya düzeni olarak açıklayabiliriz. Aslında mucizevi bir durum değil mi? Parmağımızın ucundaki bir tuşla binlerce kişiye ulaşabiliyoruz. Baktığınız zaman sosyal medya eğer amacına uygun kullanılıyor olsaydı bu kadar zehirli olmayabilirdi. Ancak artık insanlar sosyal medyayı bilgi edinmek veya bilgi aktarmaktan ziyade sosyalleşmek için kullanıyorlar.

Psikoloji alanındaki bilgi birikimi; internet kullanımı ve sosyal medya kullanımı arasında pozitif bir ilişki olduğunu öne sürüyor. Bu da demek oluyor ki insanlar interneti çoğunlukla sosyal medya uygulamaları için kullanıyorlar. 1995 yılında Ebay isimli açık artırma sitesi ile sosyal medya uygulamaları oldukça popüler olmuştur. Şu andaki istatistiklere göre dünyanın büyük bir kısmı sosyal medya kullanmaktadır. Bunun nedeni ise şüphesiz ki sosyal medyanın bize sunmuş olduğu imkanlardır. Peki bir sosyal medya uygulaması hangi özellikleri taşır? Erkul, 2009 yılında bize bir sosyal medya uygulamasının özelliklerini şöyle sıralamıştır:

  • Yayıncıdan bağımsız kullanıcıların olması,
  • Kullanıcı kaynaklı içerik olması,
  • Kullanıcılar arasında etkileşim olması,
  • Zaman ve mekân sınırlaması olmamasıdır.

90’lı yıllardan bu güne kadar pek çok sosyal medya uygulaması hayatımıza girmiştir. Bunlardan bazıları bir süre hayatımızda yer alıp sonra yok olurken. Bazıları kuruluşundan bu güne kadar hala varlığını sürdürmektedir. Bu uygulamaların en çok ilgi görenleri ise genelde partner veya arkadaş bulmak için geliştirilmiş olanlarıdır. Facebook, Twitter, Instagram, Youtube bu uygulamalar arasında en çok öne çıkanlardır.

Peki sosyal medya uygulamalarını bu kadar vazgeçilmez yapan nedir? Cevabı çok basit. Az önce de söylediğim gibi bize sunduğu imkanlardır. Bu uygulamalar öyle bir dizayna sahiptir ki kullanırken zamanın nasıl aktığının farkında bile olamayız. Çünkü yukarı kaydırdıkça yeni görüntüler gelen bir sayfadan oluşmaktadır. Örneğin bir kitap ve bir filmin sonu vardır değil mi? Ama sosyal medyada hiç bitmeyen bir akış var. Öyle ki bazı kullanıcılar düzenli olarak akışı kontrol etmekte, yeni bir şey olur da ben kaçırırsam diye endişe etmektedir. Hatta literatürde buna FOMO adı verilmektedir. (Daha fazla bilgi edinmek için ilgili blog yazısını okuyabilirsiniz.) Fear of missing out yani günceli kaçırma korkusu. Bu bende de var dediğinizi duyar gibiyim. Evet çoğumuzda var. Güne başlarken daha yüzümüzü bile yıkamadan sosyal medyada bir turlamıyor muyuz hepimiz? Bazı kullanıcılarda durum o kadar ileri seviyedeki sosyal medyada vakit geçirebilmek için uyku, yemek, sosyalleşme gibi pek çok ihtiyacı erteleme, hatta yerine getirmeme durumları mevcuttur. Literatürde günlerce bilgisayarın karşısından kalkmayıp hastanelik olan vaka örnekleri vardır.

Sosyal Medya Bağımlılığı Özellikleri Nelerdir?

Tarhan ve Numedov 2011 yılında bağımlılığı ‘’bir nesneye, kişiye ya da varlığa hissedilen engellenemez arzu veya başka bir gücün, otoritenin kontrolünde olma’’ şeklinde açıklanmaktadır. Bağımlılık geliştirdiğimiz eylemi kendi isteğimizle başlatmış olsak da zamanla kontrol bizden gider ve onun kontrolü altına gireriz. Zamanla olduğumuzdan farklı hareketler sergilemeye başlayabiliriz. Aslında gün içinde bize keyif veren bir eylemi tekrar tekrar yerine getirebiliriz ancak buna bağımlılık diyebilmek için işlevselliğimizde bozulmalara neden olmalıdır. Yani şöyle ki eğer sürekli yerine getirdiğimiz bu eylem sosyal ilişkilerimizi, iş ilişkimizi, aile ilişkimizi, romantik ilişkimizi etkiliyorsa, gündelik olarak yapmamız gereken şeyleri yapmıyor, sürekli onunla ilgileniyor ve geri kalan her şeyi erteliyorsak, bize fiziksel olarak da zarar veriyorsa bu eylem işlevselliğimizi bozuyor diyebiliriz. 

DSM-V’ te bulunan bağımlılık tanı kriterleri;

  • Kullanmayı düşündüğü miktardan daha fazla kullanım, maddeyi tekrar tekrar ve artan oranlarda kullanım, eski oranın eski etkiyi göstermemesi yani tolerans geliştirme,
  • Madde kullanımı için çok büyük bir istek duyma veya kendini zorlanmış hissetme beyne ve vücuda etki etmesi, madde alınmadığında yoksunluk belirtileri gösterilmesi bunlar; sinirlilik, mide bulantısı, terleme vb. olabilir 
  • Kullanım üzerinde kontrolün yitirilmesi, tehlikeli durumlarda dahi kullanmaya devam etme, kullanımdan ötürü iş, eğlence gibi günlük aktivitelerin bırakılması veya azaltılması,  
  • Bırakma girişimlerinin çok defa başarısız sonuçlanması, hayatının büyük bölümünde bu maddeyle ilgili yoğun meşguliyet veya kurtulmak için yoğun çaba ile geçirilen vakit,
  • Sosyal ve mesleki etkinliklerin görünür şekilde azalması, fizyolojik, psikolojik ve toplumsal olarak kötü etkilerin ortaya çıkmasına rağmen kullanılmaya devam edilmesi halinde bağımlılık davranışından söz edebiliriz.

Bağımlılık kelimesini duyunca akla genelde madde veya alkol bağımlılığı gelmektedir ancak bunların yanında davranışsal bağımlılıklar da mevcuttur.  Sosyal medya kullanımı bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı, sex bağımlılığı, kumar bağımlılığı bunlardan bazılarıdır. Andreassen ve arkadaşları sosyal medya bağımlılığını sosyal medyaya fazlaca bağlı olmak, devamlı çevrimiçi olma arzusu, kullanım oranı üzerindeki denetimin yitirilmesi ve bundan dolayı hayatın diğer kısımlarında sıkıntılara sebebiyet veren bir bağımlılık türüdür şeklinde açıklamışlardır. Sosyal medya bağımlılığı her ne kadar davranışsal bir bağımlılık olsa da fiziksel bağımlılıklara benzer özellikler taşımaktadır. Psikoloji alanında sosyal medya bağımlılığı ile fiziksel bağımlılıklar çok kez karşılaştırılmıştır.

Kuss ve Griffiths’e Göre Sosyal Medya Bağımlılığının Fiziksel Bağımlılıklarla Benzeyen Özellikleri; 

  • Sosyal medya kullanımıyla fazlasıyla meşgul olma (salience),
  • Sosyal medya aktivitelerini olumlu duygular hissedebilmek için kullanma (modification),
  • Sosyal medya kullanımının ilk aşamalarında meydana gelen duyguyu yeniden elde edebilmek için sosyal medyada daha fazla zaman ve enerji harcama (tolerance),
  • Sosyal medya kullanımı engellendiğinde psikolojik ve fizyolojik sorunlar yaşama (withdrawal),
  • Sosyal medya kullanımının tekrar tekrar yeniden başlatılması (relapse),
  • Aşırı sosyal medya kullanımına bağlı öznel ve kişilerarası ilişkilerde problemler yaşama (conflict).

Hatta Chicago’da bir üniversitede yapılan çalışmaya göre sosyal medya bağımlılığının insanları alkol ve sigara bağımlılığından negatif anlamda daha fazla etkilediği bulgusuna ulaşılmıştır. Bunun sebebi olarak ise fiziksel bağımlılıklarda kişinin bağımlılık geliştirdiği maddeden kendisini arındırması mümkündür ancak sosyal medya hayatımızın her alanında karşımıza çıktığı için bağımlılıktan kurtulmanın daha zor olduğu öne sürülmüştür.

Psikoloji alanındaki bilgi birikimine göre sosyal medyanın bu kadar hayatımızı kaplamasının nedenleri arasında kullanıcıların sosyal medyada kendilerine yeni bir kimlik yaratmaları bulunmaktadır. Başka bir deyişle sosyal medya aslında kendi inşa ettiğimiz bir yaşamdır. Orada kontrol bizdedir. Nasıl görünmek istiyorsak öyle görünebileceğimiz bir düzendir. Dolayısıyla insanlara alternatif bir yaşam hakkı sunmaktadır. Bu durum ise kullanıcılara oldukça cazip gelmektedir. Ancak gerçekte kullanıcılar sosyal medyayı değil sosyal medya kullanıcıları kontrol etmektedir. Başta da belirttiğim gibi sosyal medya doğru amaçlarla kullanıldığı zaman çok faydalı bir araçtır ancak biz onu değil o bizi kontrol ediyor ise ve işlevselliğimizi bozuyor ise bu konuyla ilgili profesyonel bir yardım almakta fayda vardır. 

Klinik Psikolog Fatma Özge Ersoy

Kaynakça

Fatma Özge Ersoy, Yüksek Lisans Tezi, Üniversite Öğrencilerinde Sosyal Medya Kullanım Yaygınlığı ve Narsistik Kişilik Özellikleri İlişkisi, 2021.