Duygusal Zeka

Duygusal zeka kavramı küreselleştikçe, profesyonellerin duygusal zekâlarını geliştirmeye odaklandıklarını görüyoruz. Duygusal zekayı geliştirmek size ne gibi faydalar sağlayabilir? Yanıtları bulmak için birazdan okuyacağınız üç soru ile başlayabilirsiniz.

Siz kendinizi nasıl görüyorsunuz, başkaları nasıl görüyor? Fark ne?

İlk adım, benlik algınızın (kendinizi nasıl gördüğünüz), saygınlık algınızdan (başkalarının sizi nasıl gördüğü) farklı olduğunu kabul etmektir.

Bu, duygusal zekanın gelişimi için önemlidir çünkü genellikle etkileşimlerinizin duygusal bileşenlerini fark etmezsiniz. Örneğin, birçok insan iyi bir dinleyici olduğunu düşünür ancak genel olarak gerçek bunun tam tersidir. Bu gerçeklik olmadan, eylemlerin performansınızı nasıl etkilediğini belirlemeniz zor olacaktır. Başkalarından geri bildirim almak, davranışlarınızı değiştirmenin gerekliliğine bir kanıt niteliği taşır.

Ayrıca duygusal zeka, IQ konusunda olduğu gibi puanla ölçülemez. Duygusal zekanıza bağlı olarak “iyi” ya da “kötü” olduğunuzu söyleyemezsiniz. Duygusal zekada dört ana başlığa odaklanmanız gerekiyor: Öz-farkındalık, öz-yönetim, sosyal farkındalık ve ilişki yönetimi.

Farklılıkların sizin kendi algınız ve saygınlığınız arasında nerede olduğu konusunda en iyi fikre ulaşmak için, duygusal zekanın çoklu yönlerine dikkat çeken 360 derecelik bir geribildirim değerlendirmesi kullanmalısınız.

Hareketlerin, ilişkilerinizi nasıl etkilediğini ve yaptığınız işin size getirdiği etkileri görmenin yollarından biri, bir koç ile çalışmaktır. Bu kişi, olaylara bakış açınızı değiştirebilir ve yaklaşımlarınızın yaşantınızı nasıl etkilediğini kolaylıkla görebilir. Eğer bir koçla çalışmak mümkün değilse, bunun yerine bir “öğrenme ortağı” bulun. Fikirlerine güvendiğiniz ve düzenli olarak iletişimde olduğunuz biriyle paylaşım yapmak ve tavsiyelerini uygulamak sağlıklı bir yoldur.

Sizin İçin Önemli Olan Nedir?

Yaptığınız bir değerlendirmeden veya koçunuzdan geribildirim aldığınızda bunu geliştirmek istediğinizi söyleyin. Aynı zamanda hedeflerinizin neler olduğunu da düşünün. Sonrasında, bugün ne yaptığınıza ve gelecekte nerede olmak istediğinize bakın. Duygusal zekanızı güçlendirmeye yönelik bir sürece girdiğinizde, yalnızca bir meslektaşınızın veya patronunuzun söyledikleri ile ilgileniyor ve sadece onlar size yönelik bir şeyler söylediği için geliştirmek istiyorsanız, çok büyük bir dezavantaj yaratırsınız. Duygusal zekanız, uzun zamandır devam eden bazı alışkanlıklarınızı değiştirebilme potansiyeline sahiptir. Ancak, özbenliğinize de bir o kadar bağlıdır.

Bu, aktif olarak çalışmayı seçeceğiniz alanların, aldığınız geribildirimlerin ve kendi hedefleriniz için en önemli alanların kesişmesi gerektiği anlamına gelir. Kendinize sorun: Bir liderlik pozisyonuna girme potansiyelinizi artırmak istiyor musunuz? Ya da daha iyi bir takım üyesi olmak mı istiyorsunuz? Hangi seçim daha büyük katkı yapacak? Konulara tam anlamı ile odaklanmanız, hedeflerinize ulaşmada etkilidir. Ayrıca hedeflerinizin illa ki profesyonel hedefler olması gerekmiyor. Mesela, eşinizle daha sağlıklı bir iletişim içinde olmak da hedefiniz olabilir.

Örneğin; harika bir dinleyici olmadığınıza dair bir geribildirim aldığınızı var sayalım. Bu değerlendirmeyi bir saldırı olarak görmek yerine geri adım atın ve hedeflerinizi tekrar gözden geçirin. Yapıcı olmak her zaman iyidir ve söylenenleri daha iyi anlamanıza, daha iyi iletişim kurmanıza yol açar. Geribildirimleri pozitif değerlendirmek, onu bir tehdit olarak algılamanızdan ziyade hedefe giden yolda doğru ilerlemek için bir fırsattır.

Hedeflere Ulaşmak İçin Ne Gibi Değişiklikler Yapacaksınız?

Hangi duygusal zeka becerilerine odaklanmak istediğinizi belirledikten sonra, geçeceğiniz belirli eylemleri tanımlayın. Örneğin, daha iyi bir dinleyici olmak için çalışıyorsanız, biriyle konuştuğunuzda duraklatmak için zaman ayırmaya, söyleyeceklerini dinlemeye ve cevaplamadan önce anladığınızı kontrol etmeye karar verebilirsiniz. Bu, hedef alışkanlığı değiştirmenize yardımcı olur. Ayrıca, ne kadar küçük olursa olsun, geliştirdiğiniz beceriyi uygulamak için doğal olarak ortaya çıkan fırsatları da değerlendirmelisiniz.

Yeni fırsatların getireceği yeni alışkanlıklarınızı incelemek, biraz daha farkındalık gerektirir. Bunun için çaba göstermek zorundasınız. Ancak bunu her yaptığınızda, beyninizin çalışma prensibine de alışkanlık kazandırmış olursunuz ve gelecekte bunu uygulamak daha kolay hale gelir. Az önce verdiğimiz örnekte olduğu gibi, birini dinlerken onun sözünü kesmek yerine, dinleme alışkanlığınız güçlenmiş olacak. Bu alışkanlıkları yerli yerine oturttuğunuzda ise bir dönüm noktasına ulaşmış olacaksınız. Böylece yeni alışkanlıklarınız siz hiç çaba harcamadan hayatınıza entegre olacak.

Tekrar belirtmekte fayda var ki; doğru değerlendirmeler yapmak için bir koç size yardımcı olabilir. Yeteneklerinizi körelten anılarınızdan sıyrılmak veya alışkanlık kalıplarınızı değiştirmek için bir profesyonele ihtiyaç duyabilirsiniz.

Yukarıdaki soruları cevaplayarak rutin tepkilerinizi gözden geçirebilir, size iyi gelmeyen eski alışkanlıklarınızı keşfedebilir ve bunları size iyi gelecek alışkanlıklarla değiştirebilirsiniz.